10 Eyl 2009

Kızılırmak deltasında kefal avımız 30 08 2009















Bütün bir yaz fazlaca fırsat bulamadığımdan,bulduğumdada yakalayamadığım kefaller bu sefer bizi bekliyorlarmış.Aşırı güneşten dolayı fazla kalamadık ama en azından zevkimizi aldık,ismail arkadaşım ile 12 de başladığımız avı saat 15 de bıraktık.Oltalarımız kısa ani zımba vuruşlu şamandralı yutturma,yem olarak sadece solucan kullandık.Aslında pazar günü olmasından dolayı aşırı meraklılardan dolayı avımız bozuldu ama, bunun için yapılacak pek birşey yoktu sanırım.Resimler biraz kötü çıkmış,balık yakalamaktan ümitsiz olduğum için makine almamıştık,resimler cep ile çekilmiştir.Hepinize rastgele..

8 Ağu 2009
















Sevgili dostlar,cumartesi saat 15 de arkadaşım ismail ile başladığımız avımız pazar günü saat 10 da sonbuldu,Altınkaya'nın tünel kısmında yaptığımız avda, mısırla yemlediğimiz merada, balıkları boncuk ile yakaladık,3-4 tane küçük ve bir tane büyük sayılabilecek bir sazan ile avımızı sonlandırdık.Küçükler salındı, Suların yüksek olmasından dolayı sazan adeta yok gibi,tabi yerini bulanlar için bu sözüm geçerli değildir.Biz bu seferdede balığı bulamadık,inşallah sizler bulursunuz.Rastgele.

5 Tem 2009

Açık dökmeden iri mavruş ve ıspara (03.07.2009)












Sevgili dostlar,bildiğiniz gibi daha önceki denemelerimizde tek tük balık yakalamıştık,balığın daha başlamamış olduğunu düşünerek hep bir sonraki zamana saklamıştık hevesimizi,işte o zaman geldi, artık balık dökmelerde daha bollaşmış,daha irileşmiş,gerçi en az 10 a yakın mavruşu küçük olduğundan suya saldık ama, gelen en iri olan mavruş 750gr civarlarında çok uğraştırdı beni, balık kafa vurduğunda, misinanın elimden cızz diye kayması herşeylere yetti, toplamda 2-3 kg arası balık tuttuk,büyükleri tutmak bana nasip oldu(Birdahaki avımızda kurtuluştan korkun )ama İsmail ve Kurtuluş'ta epeyi yakaladılar.Balıklar saat 20 ile 24 arasında, karışık zaman dilimlerinde yakalandı,yem olarak sadece boru kurdu kullandık.Bu arada hatırlatayım,karedes kayıplarda numunelik bir tane bile karedes yok.Fotoğraf makinesi yanımızda olmadığı için çekimler evde cep telefonu ile yapıldı.Hepinize rastgele.

12 Haz 2009

Açık dökmeden karışık
















Kurtuluş,borukurdu bittiği dediğinde eyvah dedim,bu sıcakta karides bulamayız?? ama önden gidip yaklaşık bir saatte bize (Kurtuluş,yargıç,ömer) yetecek karidesi toplarken epeyi zorlandık.Açık dökmelikten pek balık haberleri gelmesede artık balığın havyarını döküp açıklardaki kayalıklarda yerini almış olması lazımd,yada biz öyle zannediyorduk.Hava gündüzden yatmış adeta çarşaf havası tabirini doğruluyordu,hava kararmadan bir saat önce botu suya indirdik ve erkenden oltalarımız dipteki kayalarla buluştu.Hava kararana kadar fazla bir vuruş olmadı, sonrasında ise yine sayı olarak, pek tatmin etmeyecek kadar balık tuttuk.Yani kısacası zahmetimizin karşılığını alamadık. Azda olsa tutulan balık, bizi pek neşelendirdi,denizin kokusu ve gecenin açık denizdeki sessizliği, hissedilmeye değerdi.Avımız saat 12 de mutlu bir şekilde bitti,hepinize daha güzeli,daha iyisi,daha irisi,ve daha bolu rastgelsin.

21 Nis 2009

Batık minarede alabalık avımız..
















Av Ekibi: Ömer, İsmail, Ergin Tarih: 22.03.2009Yer: Bafra - Derbent Barajı - Batık Minare Takım : Tek İğneği Mantarlı Takım Yem: Balık yağı ile yoğurulmuş hamur, Simit Hamuru. Sabah 6:00 gibi bir araya geldik, Çorbalarımızı içip yola koyulduk. Avlağa vardığımızda saat 07:15 'di. Çok ilginç ama o saatde avlakta bizden başka kimsecikler yoktu. 30-45 dk kadar denemelerimize vuruş alamayınca diğer avlağımız olan kavak dibine geçtik ama orda da bir hareket yoktu. Sonra öğlene doğru vuruş alacağımızı düşünerek Batık Minare'ye geri döndük. Aynen de dediğimiz gibi oldu. Döndük 1-2 saat sonra vuruş almaya ve balıkları livara atmaya başladık. Bizden başka 8-10 kişi daha avlanıyordu ama başlarda pek tat vermiyordu. 14:00 - 14:30 civarı sık vuruşlarla biraz daha somon ve çay balığı alarak muhabbetimize de keyif katıyorduk. Benim dikkatimi bizden başka sadece 1 kişi daha balık alabiliyordu ama o kişi de 3'ümüzün aldığı kadar balığı tek başına yakalıyordu. Sonra öğrendik ki yem olarak hamsi kullanıyormuş. Maalesef biz hamsi tedarik edememiştik. Özellikle mevsimi yaklaşan turna avlarından önce boş geçmek istemedik. İyi ki de geçmemişiz... Temiz havayı herkese tavsiye ediyorum. Ben Ömer Abi ve İsmail'e teşekkür ediyorum. Bir dahaki avda görüşmek üzre...

Turna siftahı
















Tarih: 12.04.2009Av Ekibi : Ömer, İsmail, Ergin Av Mevkii: GelemenAv Teçhizatı: Çeşitli yapay yemler, Yemli takım (hamsi) Sabah 5:00 gibi biraraya gelip soluğu çorbacıda aldık. Çıkar çıkmaz av mevkiine doğru yola koyulduk. 7:00 gibi oltalarımızı hazırlarken resimlerde de göreceğiniz ardı arkası kesilmeyen bir koyun sürüsü ile karşılaştık. Güzel bir başlangıç oldu. ilk düşünülen yerde maalesef su ve çevresel şartlar sağlıklı olmadığından biraz ilerdide yeni bir avlağa geçtik. Hazırlanıp oltalarımızı su ile buluşturmuştuk ki birkaç atışın ardından kırmızı kafalı gümüş renkli sahtemizle ilk balığı aldık. (49 cm...) Bir süre daha atçek'e devam ettikden sonra balığın kesilmesi ile karnımızı doyurma telaşına düştük. Yaktığımız ateşin de yardımıyla birşeyler hazırlayıp iyi bir öğle yemeğinin ardından. Avlağı yokamaya devam ederek, havanın ve ortamın da verdiği güzellikle ağaçların altında kestiriyorduk. Bir ara yemli oltamıza vuruş aldık. koşarak başına gitmiş olmamıza rağmen maalesef ki sazlıkların arasına giren hayvan misinayı keserek oltadan kurtuldu.Ara ara gelen köylülerim meraklı bakışlarıyla muhabbetimize muhabbet kattığımız da oluyordu. Akşam üstü keyifler gıcırdı. 18:00 civarı tekrar oltalarımıza davrandığımızda yine atçek ile 53 cm'lik sonra yine atçekle 47 cm'lik turnalarımızı aldık. Havanında iyice kararmasıyla yavaş yavaş aracımızın yolunu tuttuk.

1 Şub 2009

Kırmızı mendereğin kefalleri..

Kurtuluş ile beraber,balıka gitmek için gene sözleşmiştik,aslında amacımız dördüncü babaların arkasında,iri ıspara ve karagözlere olta atmaktı,o zamanlar şimdiki gibi zaman seçimi yoktu,herzaman balık yakalanabiliyordu.Sabahleyin sözleşip İstasyonun oradaki çeşmeden,sularımızı doldurduktan sonra vakit kaybetmeden yola koyulduk.Mendereğin açık tarafına bakmak için, beton setin üzerine tırmandık,hem denize bakıyor,hemde hızlı adımlarla daha önceden kararlaştırdığımız kayaya doğru hızla yürüyorduk,şimdiki ro- ro gemilerinin yanaşma iskelesinin oraya geldiğimizde kefal sürüsünün, su üstündeki ekmek parçalarına büyük bir iştahla daldıklarını gördük, aralarında kiloluk olanlarda vardı, ekmek parçalarını kapmak için kıyasıya mücadele ediyorlardı.Kurtuluş ile birbirimize bakıp o anda kararımızı vermemiz fazla uzun sürmedi,hemen ısparadan vazgeçip,yemek için aldığımız ekmekleri feda etmek pahasına, kefale olta atmaya karar verdik.Eskiden deniz daha bir bereketliydi,böyle hoşsürprizler ile her an karşılaşabiliyorduk.Hemen beton setten aşşağıya atlayarak,nerdeyse sürünerek en uygun kayaların üzerine yerleştik.O zamanlar av çantamızda 0.20,0.25,0.30mm kalınlığında misinadan yapılmış el oltalarımız,birkaç çeşit kanca ve yaprak kurşun bulunurdu,fazlasına gerek olmuyordu,bütün menderekte tüm balıkları bu oltalar ile yakalıyabiliyorduk,şimdiki gibi ne bir imkanımız vardı, nede paramız,nede paramız olsa bile alacağımız malzeme vardı.O saatte balıkları ürkütüp kaçırabilecek kimsecikler yoktu etrafta,hemen en ince misinaları çıkartıp,kısa pala yedi numara mustat kancaları misinanın ucuna takıp, en basitinden el oltamızı vakit kaybetmeden yaptık.Ekmek içini püskül yapıp denize kavuşturmamız fazla uzun sürmed,i atar atmaz ilk balıkları hemen aldık,yanlız balıklar gelirken,yakın mesafe olduğu için aşırı çırpınarak çok ,ses çıkartıyorlardı, buda diğer balıkları ürkütebilir,ayrıca sesi duyan başka davetsiz balıkçıları yanımıza çekebilirdi,başka balıkcıların yanımıza gelmesi avımızın sonu olacağını biliyorduk,bu yüzden balıkları çok sessiz ve gizlice çekmemiz lazımdı.Bundan sonra yakaladığımız balıkları yavaş yavaş ve dipten çekmeye başladık.Yaklaşık bir saat içinde yüklüce bir miktar kefali soğan çuvalına istifledik o zamanlar livar ne gezer.Bir süre sonra kırmızı mendereğin müdavimleri dökülmeye başladı,çırpmacılıkta usta olarak bildiğimiz ve o zamanlar lakabı kedi olarak anılan, Hasan hemen bizi kayalarda sinmiş vaziyette görünce şüphelendi,kefal vamı diye sordu, o anda oltanın ucunda kefal olmasına rağmen, mecburen yalan söylemek zorunda kaldık,çünki yakaldığımız yerde çırpma atarak bizim balıklarıda kaçırabilirdi.Bize inanmadı, ama bizde yakalanmış balığı kenara çekmedik,misina ıslık çalarak bir sağ bir sol yapıyordu,fakat uzaktan misinayı görmesi imkansızdı,biraz bekleyip çektip gitti,bizde hemen oltanın ucunda artık pestili çıkmış balığı kenara aldık.Bir süre sonra sürü dağıldı ve vuruşlar azaldı,müthiş keyif alarak yaptığımız avcılığımızı sonlandırmak zorunda kaldık.Çuvalı sudan çıkartıp yola koyulduğumuzda, kediyi görmemek için dua ediyorduk,dönüşte çuvalın içindeki oynayan balıkları görenler, bize hayret ve gıpta ile bakıyorlardı,bizde usta balıkcı edasıyla evimizin yoluna tuttuk.Şimdi düşünüyorumda,basitce yaptığımız el oltaları ile ne balık avları yapmışız,timsahlı misinalar ile ne balıklar çekmişiz,ne kamışımız vardı,ne makinamız O zamanlar böyle balık yakalardık.O günler aklımıza geldiğinde, hasret ve özlemle tüm kırmızı menderek avlarımızı özlediğimizi hissediyoruz.Kalbi balık avcılığı ile çarpan tüm dostlara böyle avlar rastgelsin..

S a m s u n .... a v l a r ı m: çinekop ve sarıkanat avı

S a m s u n .... a v l a r ı m: çinekop ve sarıkanat avı : 12 ocak 2019 Karadeniz in cömertliği bitmiyor, beyaz s...