13 May 2008

Somon furyası devam ediyor.






Hiç aklımda yokken gecenin onbirinde telefonla arayan kurtuluşun hadi somona gidiyoz lafı ve gündüzden Ahmet abinin kiloluk somonlar misina kırdırıyor, muhabbetinden sonra artık yarın anneler günüymüş, kimin umurunda olur, tamam dedik tabi.
Sabah yedide buluştuk yolda sıkı bir kahvaltıdan sonra biraz geçte olsa köprünün ordaki yerimizi aldık, ama ters giden birşeyler vardı, su hafif bulanık ve balık hiç oynamıyordu,hadi kızkayasına lafını duymak fazla sürmedi, ve hemen oraya gittik,kalabalık olacağını umuyorduk ama millet farklı taraflara yayılmış bizim yerler boştu,o arada balıkcı ömerle de tanıştık ve hemen yanına oturduk.İlk birkaç saatten sonra balıkları almaya başladık fakat balıkcı ömer ustalığını konuşturuyordu maşallah nazar deymesin iyi balıkcı olarak tanıdım kendisini ve iyi insan, babası ile birlikte çayımızı demlediler, yemimiz bitti yine ondan aldık.Akşama kadar güzel av yaptık kaçırdıklarım kırdırdıklarım hariç iyi balık aldık.İnşallah sizlerde alırsınız.Yem olarak hamur kullandık ve kaşıkla yakaladık kaşık 2 no kırmızı benekli meps giderken yanınızda mutlaka götürün,ve mutlaka gidin orada balık furyası devam ediyor,sonra pişman olmayın. rastgele.

3 May 2008

Biz balıkcıyız..

Çok bilmek,azbilmek.Sevmek ve az sevmek veya sevmemek,gönül vermek işte bizim sevdamız,yumuşak tarafımız.Balığa çıkmak,dostlarla buluşmak ve hayatı yaşamak,doğanın el değmemiş taraflarını keşfetmek,paylaşmanın tadını çıkarmak,yaşamın anlamı budur.Bilmek veya bilmemek çok önemli değil.Al eline bir olta unut herşeyi,sal suya oltanı vurmuş vurmamış okadar önemli değil.Ruhunu yansıt misinanın ucundan ta kancaya kadar,düşün denizin altını,masmavi derinlikleri enerjini yansıt bilinmeyen dünyaya,korkmavurmaz birşey diye.Hırsada kapılma elbet bulur nasibin seni,önemli olan o anı yaşamak ve yaşatmaktır.

Bilerek ve öğrenerek avlanmak elbette önemlidir ama bilmiyorsanda çok dert etme,yaşadığın o an ve aldığın zevk hiç bir şeye değişilmez.Yaşam zaten acımasız bir değirmen,çarkların arasında zaten eriyip gidiyoruz.Geriye dönüpte baktığında hatırlayacağın,birkaç tebessüm bırakacak,çocuklarına anlatacağın bir kaç hikayen her zaman olacaktır.Her zaman bir umudun olacaktır yarın için,ertesigün için,dene bak ne kadar sıksada
hayat seni,hep ertesi günler mutlaka olacaktır.Balığa çıkmak benim için yeniden keşfedilecek yaşamın karesidir.Karelerin toplamı dostlukla birleştirdiğinde hayatın kendisidir.İşte o zaman biz BALIKÇIYIZ.

1 May 2008

Kurnaz mavruşgiller çok yakınımdaymış..


Çok eskilerden değil benim hikayem,yaklaşık 5,6 yıl önce başıma geldi.Aylardan temmuzdu zannedersem, Dereköy limanının yan tarafındaki resmi bir kampta 3 haftalığına konaklamak için sıranın bize geldiğini öğrendiğimde ilk iş, oltalarımı hazırlamak oldu,oltalarımı koymaya arabada yer bile kalmamıştı fakat o sorunuda hallettik,öyleya bütün oltalardan almalıydım,Dereköy limanında epeyi balık yakalandığını duyuyorduk,ve kampımızda oraya çok yakındı.Yerleştik bir çırpıda, deniz kum güneş güzeldi fakat,benim gizli amacım balık olunca, arada limana kaçmalar, sabah erkenden kalkmalar başladı,kampın hemen yanındaki kanalda kefal vardı, mantarlı oltaya ama o kadar oynamasına karşın fazla vuruş yapmıyordu, yinede inatla tutmak için epeyi uğraştım,birkaç balıktan sonra artık bu kanalda fazla iş olmadığını anlamıştım,artık Dereköy limanındaki balıkların tadına bakmalıydım,hemen soluğu limanda aldım,öyleya limanın açık menderek tarafında dip balıkları iyi olmalıydı o da olmazsa mutlaka çaparaya balık olurdu..Birkaç azimli denemeden sonra ,oranında verimli bir yer olmadığını anladım ama balıkta tutamıyordum,artık etrafa da rezil olmaya başlamıştım,öyleya kamptaki arkadaşlar benden balık bekliyorlardı artık, son zamanlarda iyice ti ye almaya başlamışlardı ve artık kampın son gününe yaklaşmıştık ki,kamp arkadaşım Mehmet elinde en ucuzundan kamış oltasıyla yanıma geldi,oğlu balık tutmak istemiş 7-8 yaşlarında var,olta yaparmısın diye sordu hay hay dedim, malzemelerine baktım herşeyin en ucuzundan biraz var,neyse biraz benim malzemelerden takviye ile mantarlı ve derinlik ayarlı yüz oltası yaptım,amaç kampın önündeki kayalıktan kovit (Sümüklü)yakalatmak, mantarlı yaptımki sümüklü vurduğu zaman heycan olsun,akşam üzeri hemen tor ile bir çırpıda karidesler yakalandı, Mehmet,oğlu ve ben kayaların en ucuna (Kıyıdan yaklaşık 25m) yerleştik,amacım ilk sümüklüyü tutup, nasıl tutulacağını öğretmek ve daha sonra oğluna vermek,şamandrayı yarım metreye ayarlayıp ( zaten derinlik bir metre civarı) karidesi sinek kancaya taktım ve hemen kayaların dibine attım,birkaç saniye geçmeden şamandra gömüldü, hemen bir zımba ve balık yakalandı balığı çekmeye başladım ki o da ne, kapkara sümüklü parıl parıl parlıyor o da ne, bu sümüklü değil, allah allah kendimi o kadar şartlandırmışımki sümüklü yakalyacağım diye, gelen balık mavruşgil, gözlerime inanamıyorum bildiğimiz mavruşgil,günlerce peşinden koştuğum,yakalayınca kampta işte ben yakaladım diyeceğim mavruşgil..200 gr var yok,tabii durmak olurmu peşpeşe 8-10 arası aynı şekilde mavruşgilleri aldım, ama akşam da olmuştu artık bırakmalıydık ve bıraktıkta zaten.O gün oltayı ufaklığa vermediğimi söylememe gerek yok sanırım.O gün kampın son günü ve son akşamıydı,tüm kamp süresince tutmak için can attığım balık, alay eder gibi,ayağımın dibindeymişte haberim yokmuş.Hatırladıkça hala balık peşinde, boşa geçen zamana acırım.Sağlıcakla kalın..

S a m s u n .... a v l a r ı m: çinekop ve sarıkanat avı

S a m s u n .... a v l a r ı m: çinekop ve sarıkanat avı : 12 ocak 2019 Karadeniz in cömertliği bitmiyor, beyaz s...